YAKUP CEMİL - Kurşuna dizilirken ateş emrini kendi veren adam
Bu gün, 15:58
![YAKUP CEMİL - Kurşuna dizilirken ateş emrini kendi veren adam](/uploads/posts/2025-02/1738772729_1.jpg)
Enver Paşa'nın fedaisi
Ataturk ün silah arkadasi
İttihatçıların belalı silahşörü...
Teşkilat-ı Mahsusa'nın efsane ismi.
Yiğitliği ve mertliği romanlara konu olmuş. İsmi şairlere ilham kaynağı olmuş.
1903'te teğmen rütbesiyle harp okulundan mezun olduktan sonra, neredeyse bütün bir Osmanlı coğrafyasını dolaştı. Balkanlardan Bağdat'a ve hatta İran'a kadar, birçok bölgede görev yaptı.
1911'de İtalya'nın işgaline maruz kalan Libya'yı kurtarmak için, Kurmay Binbaşı Mustafa Kemal'in yanında halkı, düşmana karşı örgütlemede görev aldı. O gece karargahta düşmana bilgi satan kendinden rütbeli Teğmen Şükrü'yü başından vurarak öldürdü.
Yargısız infaz, onun işiydi.
Mustafa Kemal, onun bu disiplinsiz hareketini hiç sevmedi. Yakup Cemil için sonraları şöyle demişti: "Eğer bir gün bir ihtilal yaparsam yanıma alacağım ilk adam Yakub Cemil'dir, ihtilalden sonra da ilk asacağım kişi de yine Yakub Cemil'dir."
İhanet gördüğü yerde Yakup Cemil'i durdurmak imkansız. Gayri nizami harp tecrübesine sahip, oldukça etkili bir asker. İsyan bastırmada, isyan çıkartmada, bu isim üstüne yok.
Rumeli'de dağlarda Enver Paşa'nın hemen arkasındaydı. Bab-ı Ali binasına ilk giren baskıncılar arasındaydı. Enver Paşa'ya hakaret etmesi üzerine gözünü kırpmadan Harbiye Nazırını vuran da, Yakup Cemil'di.
1914'te Teşkilat-ı Mahsusa'nın resmen kurulmasıyla bu kuruma alındı ve ilk görev yeri olarak da Doğu Anadolu Bölgesi belirlendi.
Yakup Cemil, kendine mahkumlardan ordu kurardı. Son adamlarını, ünü bütün imparatorluğa yayılmış ve günümüze kadar da gelmiş olan Sinop Zindanlarından devşirir. Hepsi birbirinden belalı, hepsi birbirinden tehlikeli iki bin adam.
Bu adamlarla Doğu'da, isyanlara karşı, çok büyük mücadeleler verdi. Yargısız infazlar yaptığı iddiasiyla görev yeri sık sık değişti. Tehcir süresinde emrini verdiği bazı komitacıların yargısız infaz iddiasi nedeniyle bu görevinden de alındı.
Yeni görev yeri olan Bitlis'te, emirleri ihlal edip çıkan isyanlara karşı aşırı sert davrandığından dolayı, bu sefer de Bağdat'a gönderildi. Bağdat'tan sonra, İstanbul'a döndü.
Sinop zindanında mahkumlara, "berberler bir adım öne çıksın" der. Çıkanlara sorar, "kaç kellen var?" diye. Mahkumlar sayar, "bir, üç, beş" diye, 14 adam öldüreni seçer, "beni sen tıraş edeceksin, sen özel berberimsin" der.
Berberin gözü kanlı, Yakub Cemil'in gözü kara. Usturanın sapı katilin elinde, ağzı Yakub Cemil'in gırtlağında. Ölümle liderlik arasındaki süre saniyeden de kısa.
14 leşli özel berber, Yakub Cemil'in yüzünü sabunlamada, 2 bin kanlı katil sahneyi izlemede ve Yakub Cemil sandalyede ayak ayak üstüne atmış, tütününü tüttürmede. O sandalyenin üstünde, o usturanın ucunda ve o 2 bin kanlı katilin huzurunda, insanlara liderlik dersi vermekte.
Böyle bir adam işte...
İttihat Terakki'nin, Talat ile Enver'i arasında, duygusuyla hareket eden Yakup Cemil, akıl gerektiren İstanbul siyasetinin kurbanı olur. Göğsünde devletin Liyakat Nişanı'nı taşıyan adam, İttihat Terakki ile ters düşer. "Ülkeyi Mustafa Kemal'den başkası kurtaramaz" der.
Talat Bey grubunun Enver Paşa'yı kandırması sonucunda hükümeti devirmeye teşebbüs ve Enver Paşa'ya suikast suçlamasıyla, tutuklanır. Enver Paşa, eski fedaisinin idam edilmesinden yana değil. Ancak Enver Paşa'nın yurt dışında bulunmasını fırsat bilen Talat Paşa, Yakub Cemil'in idamına karar verdi. Bakın bundan sonrası, çok önemli:
Yakup Cemil, Beyazıt'tan Kağıthane'ye idama yaya olarak götürülürken, yolda bir karpuz arabasını çevirmiş, "asker evlatlarım susamışlardır" diyerek, idam mangasına karpuz ısmarlar.
Karpuzlar yendikten sonra idam edilecek yere gelinir. İdam mangası, kendilerine verilen ateş emrini, Yakub Cemil'e olan derin sevgi ve saygıdan dolayı yerine getiremez. Ateş emri, ikinci defa tekrarlanır. Asker, yine ateş etmez.
Yakub Cemil, askerin baş kaldıracağını ve orduya ikilik gireceğini anlar ve askere "nişan al!" diye kendi emir verir. Asker eski komutanının emrine derhal uyarak, nişan alır. "Ateş" deyince, silahlar patlar.
Yakup Cemil,'in vücuduna tam14 kurşun isabet eder ve yarım saat can çekişir yerde. Vücudunda akan kanın, "önce vatan" yazdığı efsanesi yıllarca dilden dile dolaşır.
Ömrü cephelerde geçmiş, vatanı için ölümlerin kıyısından dolaşmış bir insan, orduya ikilik girmesin ve bir fitneye sebep olmasın diye kendine ateş emri verdirir.
Şu asalete bakar mısınız!
Türk'ün üstün duruşuna bakar mısınız!
Bu insan hakkında gerçekten de romanlar ve şiirler yazılır. Hangimiz fitneye sebep olmamak için, kendimizi taşlatırız. Bu insan, bir manga askere kurşunlatıyor kendini. Ölüme giderken, kendini öldüreceklere karpuz yediriyor.
Rahmetli Attila İlhan'ın dizeleri, son sözümüz olsun:
"martılar uçurulmuş
bir yağmur loşluğuna
kimse kimseyi anlamıyor
yâkup cemil bey çoktan
teşkilât-ı mahsusa'dan kovulmuş
idam mangasının kurşunları yağıyor
göğsündeki "liyâkat nişanı"na.
Mehmet Alişan
TEREF