TİMUR’UN KILICI

15-02-2025, 16:54           
TİMUR’UN KILICI
“Hikâye, 1922 yılının Aralık ayında başlıyor. Sakarya Meydan Muharebesinin kazanılması ardından birçok yerde Anadolu’da verilen mücadeleye destek verme gösterileri yapılmaya başladı. Bunlardan bir tanesi de Buhara Cumhuriyetinde gerçekleşti. Buhara, o tarihlerde Sovyetler Birliği içerisinde küçük özerk devlet olarak yer alıyordu.
Özbekistan-Buhara cumhurbaşkanı Osman Hocaoğlu, Emir Timur'un üç kılıcını, Atatürk, İnönü ve İzmir'e ilk girecek Türk komutana hediye edilmek üzere göndermiştir.
Emir Timur’un 1402’de İzmir'in fethinde kullandığı kılıçlar 520 yıl sonra M. Kemal Paşa ve İsmet Paşa’nın belinde.
Üçüncü kılıç ise İzmir'e girecek ilk Türk subayına verilmesi içindir.
1922 sonunda bir heyet Buhara’dan Karadeniz’e kara yoluyla, oradan gemi ile İnebolu’ya geldi. Heyet birkaç günü İnebolu’da geçirdi. Ardından Ankara’ya yola koyuldu.
Yolculuk esnasında heyette yer alan Recep Bey, taşınan sandıkları açarak içlerinde olanları gösterdi.
Sandıkların içerisinde üç tane pırıl pırıl kılıç vardı.
Kılıçlardan biri Timur’un kılıcıydı. İzmir, 1402 yılında Timur tarafından alındığında belinde takılıydı.
Diğer kılıçları Buhara’daki ustalar yaptı. Birisi Mustafa Kemal Paşa’ya diğeri Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa’ya verilecekti. Timur’a ait olan kılıç ise o tarihlerde işgal altında olan İzmir’e ilk girecek olan fatihe verilecekti” dedi.
“Bu kılıç yine İzmir’i Türk yapacaktır”
9 Eylül’de İzmir’den bir sahne:
9 Eylül 1922, saat 10.00. Yüzbaşı Şerafettin Bey komutasındaki Süvari Bölüğü İzmir’e girmektedir. Bölüğün önünde, güvenlik için yürüyen sekiz piyade eri vardır. Halkapınar köprüsünü geçip Tuzakçıoğlu fabrikasına yaklaştıkları anda, fabrika pencerelerinden ateş edilir. Öndeki piyadelerden dördü vurulup düşerler ama birlik yoluna devam eder. Pasaport’u geçince, Türk askerlerine bir sivil el bombası atar. Birkaç kişi hafifçe yaralanır. Birlik Hükümet Konağı’na varır. Birkaç dakika önce atılan el bombasıyla yaralanan Yüzbaşı Şerafettin atından atlar. Hükümet Konağı önünde toplananlar arasından bir genç fırlar öne. Yüzbaşı Şerafettin’e ay yıldızlı bayrağı uzatır. Yüzbaşı Şerafettin, bayrağı alır, koynuna yerleştirir.
Bir elinde tabancası, bir elinde kılıcı konağa girer. Koşar adımlarla çıkar üst kata, konağın balkonuna. Önce Yunan bayrağını indirir direkten, halkın yoğun tezahüratı arasında. Sonra koynundan ay yıldızlı bayrağı çıkarır. Öper ve direğe çeker. Yanında yardımcıları Mülazım Ali Rıza ve Mülazım Hamdi de vardır. Bayrak yükselirken sevinç gözyaşları akmaktadır yanağına doğru Yüzbaşı Şerafettin’in. Aniden, ay yıldız üzerindeki kan lekesine takılır gözleri. Az önce atılan el bombasının açtığı yaralardan akan kan izleridir bunlar.
Ertesi gün Gazi Paşa İzmir’e gelir. İki gün sonra da, Yüzbaşı Şerafettin’in adına İzmir’i ekler. Soyadı Kanunu ile birlikte soyadını alacak olan Şerafettin Bey’e Gazi bir de kılıç hediye eder. Bu kılıç, Buhara Müslümanlarının Mustafa Kemal Paşa’ya verdikleri üç kılıçtan biridir. İzmir’e ilk girecek Türk subayına verilmesi kararlaştırılmıştır.
YÜZBAŞI ŞERAFETTİN ANLATIYOR
1909’da Harbiye’den mezun olan, 1922’ye dek aralıksız bütün cephelerde savaşan, 1944 yılında albay rütbesiyle emekli olan Şerafettin İzmir, 1951 yılında Beşiktaş’taki evinde ölmüştür. Beşiktaş’taki Yahya Efendi Mezarlığı’nda bulunan mezarının başucunda, uzun yıllar boyunca kimliğini ve kahramanlığını gösteren hiçbir şey yazmayan bu yiğit Kuvayı Milliyeci, anılarında İzmir’e girdikleri günü şöyle anlatır:
Süvari Kolordusu’nun 2. fırkasının 4. alayının alay kumanda muavini idim. 8/9 Eylül gecesini Manisa ve Bornova arasındaki Sabuncu Boğazı’nda geçirdik. 9’uncu günü alelsabah harekete geçtik... Bornova’nın şimaline yaklaştığımız zaman üzerimize hafif bir piyade ateşi açıldı.. Mukabeleye lüzum görmeyerek Bornova’ya dahil oldum... İki bölüğümle İzmir’e doğru yürüyüşe geçtim... Mersinli’yi geçtikten sonra Tuzakçıoğlu fabrikasının önüne geldiğimizde fabrika dahilinden üzerimize ateş edildi. Dört askerim burada şehit oldu. Daha sonra kılıçları çektirdim ve Punta’ya (Alsancak) doğru yürüdüm... Punta istasyonu köşesinden hareketle Kordonboyu’na çıktık... Pasaport dairesinin önüne geldiğimizde, belinde kayışı ve kasaturası, elinde silahı olan bir sivile silahını bırakmasını söyledim. “Bırakmam” diyerek elindeki bombayı üzerime attı, atımın karnı parçalandı ve öldü. Ben de iki yerimden yaralandım. Süratle yürüyüşe devam ettik. Hükümet konağına geldik. Kapılar kapalıydı. Yan kapıdan girerek cephedeki kapıyı açtık. Şanlı bayrağımızı çektim”
(Aydın Aybay, “İzmir’in Kurtuluşu ve Yüzbaşı Şerafettin”, Cumhuriyet, 10. 09. 1999).
1922 Ocak ayının ilk haftası heyet Ankara’ya geldi. Mustafa Kemal Paşa’dan randevu aldı. Mustafa Kemal’e getirdikleri hediyelerle birlikte 3 kılıcı verdiler. Timur’un kılıcını getiren heyetten Recep Bey, ‘Zamanında Timur, bu kılıçla İzmir’i Türk yaptı. Şimdi yine bu kılıç İzmir’i Türk yapacaktır’ diyerek İzmir’in yeniden alınacağından emin olduğunu belirtti.
8 Eylül tarihinde Türk subayları Manisa’yı kurtardı. 8 Eylül’ü 9 Eylül’e bağlayan gece, İzmir’in mavi suları Türk ordusu tarafından görüldü. İzmir’e ne zaman girileceği tartışıldı ve sabahın erken saatlerinde oluşturulan bir müfreze öncü olarak atandı. Müfrezenin başına Yüzbaşı Şerafettin Bey atandı.
Şerafettin Bey’in emrindeki müfreze, Sabuncubeli’den İzmir’e doğru hareket etti. Sabuncubeli’den bir Türk topu gürüldedi. Sanki İzmir’e ‘biz geliyoruz’ işaretiydi. Bornova ovası işgal edildi. Bir kısım, kuzeyden Bayraklı’ya kadar ilerledi. Bir kısım Menemen üzerinden Karşıyaka’ya indi. Daha sonra bu unsurlar birleşti.
Sokak çatışmaları sorası Bornova Hükmet Konağı kurtarıldı. Halkapınar’a gelindi. Daha sonra Alsancak üzerinden Konak Meydanı’na varıldı.
Hükümet Konağında Yunan bayrağı asılıydı. Şerafettin Bey, konağın merdivenlerini hızlıca çıktı. Yunan bayrağını indirdi, yerine göğsünden çıkardığı Türk Bayrağı’nı astı.
“Bu kılıç bizden daha çok milletimize aittir”
Ertesi gün gazetelerde İzmir’e giren Mustafa Kemal, İsmet Paşa ve yanlarında kara yağız bir Türk genci olan Şerafettin Yüzbaşı’nın fotoğrafları vardı.
Merih Tan
TEREF












Teref.info © 2015
E-mail: n_alp@mail.ru            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.