Sabarlar (463-558) - Türk Kökenli Boy

20-02-2025, 09:54           
Sabarlar (463-558) - Türk Kökenli Boy
Sabarlar, 463-558 yılları arasında Karadeniz’in kuzeyinde ve Kafkaslarda mühim rol oynayan Türk kökenli bir boydur. Bu boy hakkındaki bilgileri ancak değişik yabancı kaynaklarda bulabiliyoruz. Bundan dolayı “Sabar” adı kaynaklarda çok farklı şekillerde kaydedilmiştir: Bizans kaynaklarında “Sabar, Sabeir, Saber, Sabir”, Ermeni kaynaklarında “Svar, “Sbar, S(a)bir”, İslam kaynaklarında “Sebir” şeklinde geçmektedir.
Sabarların Türk olduklarını gösteren en iyi delil kendi taşıdıkları addır. Çünkü Sabar kelimesi Türkçe “Sab-ar”(Spar=sapmak fiiline +ar eki ilavesiyle)dan meydana gelmiş olup “sapan, yol değiştiren, başıboş” anlamındadır. Mesela Kazar, Bulgar, Kabar vb. bunun yanında Sabarlara ait şahıs adlarının Türkçe olması (Balak, İlig-er, Boarık, Buğ-arık vb.) tarihî rolleri ve kültürel durumları Sabarların Türk olduğunu açık şekilde ortaya koymaktadır.
Sabarların tarih sahnesine ilk çıktıkları yer olarak Tanrı Dağları ile İli Irmağı’nın arası kabul edilse de biz Batı Kazakistan’ın kuzeyi ve Batı Sibirya olduğu kanaatindeyiz. Sabarlar, buradan hareketle muhtemelen Tabgaçların baskısı ile İrtiş Nehri civarına gelmişlerdir. Sabarlar hakkındaki ilk bilgileri doğudaki Çinlilerin kaynaklarından değil, Bizans tarihçisi Priskos’un kayıtlarından öğreniyoruz. Kökenleri Ting-linglere kadar uzanmalıdır. Bu habere göre 461-465 yılları arasında Batı Sibirya’da yaşayan boylar arasında büyük bir kımıldama başladı. Neticede ortaya çıkan boy hareketlenmeleri sonucuna, doğudan gelen Avarların baskısı eklenince Sabarlar batıya doğru kaydılar. Daha sonra Ural-Altay arasındaki bölgede yaşayan Ogurları batıya iten Sabarlar-Tobol ve İşim Irmakları çevresinde yerleştiler. Bu kayıt Priskos’ta şöyle geçmektedir: “Sabirler Ob ve İrtiş sahasındaki, On-Ogurlar’a hücum ederek batıya kaydırdılar. On-Ogurlarda Sarogurlara saldırdılar. Sabarların kendileri de onları takip edip Yayık ve İtil nehirlerini geçtiler.”
Sabarlar bu bölgeye yerleştikten sonra, burada yaşayan Fin-Ugor kökenli Vogul, Ostiyak gibi kavimler üzerinde egemenlik kurarak yüzyıllarca sürecek olan derin kültürel etkiler yarattılar. Bu bölgede yani Hazar Denizi’nin kuzeyi ve Yayık-İtil Havzası’nda yarım yüzyıl kaldıktan sonra 503 yılında Doğu Avrupa’ya doğru göç ederek bir kısım Bulgar gruplarını idareleri altına aldılar.
Bu arada Sabarlardan kalabalık bir kütle, 515 yıllarında Kafkaslar ve Kuban havzasına yerleşti. Bahsettiğimiz tarihten itibaren Bizans ve Sasani imparatorlukları ile temasa geçip Doğu Avrupa tarihinde mühim rol oynamaya başlayarak ön plana çıktılar. Söz konusu bölgede daha çok gelişmiş kültürleri, savaş araçları ile meşhur olmuşlardır. Sabarların Kafkaslara yerleştiği sıralarda Bizans-Sasani savaşları bütün hızıyla devam ediyordu. Geldikleri yeni bölgedeki uluslararası durumun karışıklığından Sabarlar derhal faydalanarak Sasaniler ile anlaşıp Bizans’a saldırdılar.
Bizans İmparatoru Anastasios zamanında (516), Sabarlar hükümdarları Belek (Balak) idaresinde Ermeniyye bölgesine kadar akınlar yaptı. Daha sonra bu akınları tekrarlayarak Anadolu’ya girdiler; Kayseri, Konya, Kapadokya bölgelerine kadar ilerlediler.
Sabarların bu büyük hükümdarı Belek (Balak) 520 civarında öldü. Sonrasında Sabar tahtına Belek’in dul hatunu Boarık (Boğarık) (asil, temiz) geçti. Yüz bin kişiye kumanda eden bu Türk kraliçesi idareciliğinin yanında güzelliği ile de meşhurdu.
Bizans İmparatoru I. Justinianus (527-565) gönderdiği çeşitli gümüş vazolar karşılığında ve başka çok zengin hediyelerle Boarık ile anlaşabildi (528). Bu hareketi ile Bizans yıllardan beri sürüp giden Sasani savaşlarında, sürekli onların tarafını tutan Sabarları kendi yanına çekebilmişti.
Böylece kurulan Sabar Bizans dostluğunun 531 yılına kadar sürdüğünü görmekteyiz. Bu tarihten sonra Sabarlar hakkında kaynaklarda fazla bilgi bulunmamaktadır. Ancak, Sasanilerin Kafkaslarda düzenlediği büyük seferlerinde (545) Sabarların ağır kayıplar verdiği tahmin edilmektedir. Çünkü bu tarihten sonra Sabarlar askerî güç olmaktan çıkmış, arkasından 557’de Avarlardan büyük darbe yedikten sonra Gök Türklerin hâkimiyetine girmişlerdi. Kafkaslardaki son Sabar hâkimiyetine ise 576 yılında Bizanslılar tarafından son verildi.
Sabarlar yıkılışlarından sonra Kür Nehri’nin güneyine yerleştirildiler. Bir kısım Sabar kütlesinin Macarlarla karıştığını söylüyor. Bu bölgede Sabarların adlarına 7. yy. ortalarına kadar rastlanılmakta ve Belencer ile Semender adlı iki Sabar kabilesinin aynı sahada daha sonra kurulacak olan Hazar Devleti’nin esas kütlesini meydana getirdiği bilinmektedir.
Sabarların yaklaşık bir asır süren Doğu Avrupa hâkimiyeti yıkılıp tarihe karıştı. Fakat onların bu kısa süre içerisinde, İtil-Yayık, Kafkaslarda, Kuban-Terek sahalarında yaptığı etki yüzyıllarca devam etti. Ayrıca üstün teknikleri, savaş vasıtaları ile o zamanın iki büyük yerleşik devleti Sasaniler ve Bizans üzerinde derin hatıralar bıraktılar. Aslında Sabarlar Kafkaslarda bozkır kültürüne sahip ve bu kültürün temsilcisi olan bir topluluktu. Bizans tarihçisi Prokopios’un Sabarlar hakkındaki kayıtları çok enteresandır; “Sabarlar insan hafızasının hatırlayabildiği zamandan beri, ne İranlılardan ne de Romanlılardan hiç kimsenin düşünemediği makinelere sahiptirler; öyle ki her iki imparatorlukta fenci eksik olmamış ve her devirde muhasara makineleri yapılmıştır. Fakat şimdiye kadar bu barbarlarınkine benzer bir buluş ne ortaya konmuş ne de onlar gibi kullanılmıştır. Bu şüphesiz insan dehasının bir eseridir.” Bu ifade o zaman için dünya yerleşik medeniyetinin güçlü temsilcisi sayılan Bizans üzerindeki Sabar etkilerini açıkça ortaya koymaktadır. Geçen asrın ortalarında S. Patkanoff Batı Sibirya’da Vogullar, Ostiyaklar ve İrtiş Tatarları arasında yaptığı araştırma sonucunda, Sabarların yerli halk üzerinde kalıcı izler bıraktığını bildirmiştir.
Ob, Tura ve İrtiş boylarında, Sabar, Saber (Tapar), Saper, Savri, Sabrei, Sıbır (Sıvır) gibi yer ve kale adları yaygındır. Hatta Ay-Sabar, Kün-Sabar gibi şahıs adlarına da rastlanır. Tobolsk ahalisi buranın en eski sakinlerini Sybyr, Syvyr diye anmaktadır. Ayrıca bu civardaki halkın masallarında Sabarlar geniş yer tutar. Sabarların kendi büyükleri olarak kabul eden Ostiyaklar yanında, Rus hâkimiyetine girdikleri zaman Vogulların Ruslara “Saper” adını vermeleri bu yüzdendir. Aynı sahada 16. yy.’da kurulan Sibir Hanlığ’ının başkenti de Sibir adını taşıyordu. Rusların doğuya doğru yayılmaları esnasında İsker şehrini ele geçirmeleri neticesinde bu şehre verdikleri Sibir adı Rus harekâtı doğuya ilerledikçe çok geniş saha adı olarak günümüze gelebilmiştir.
Sabarlardan geriye kalan tarihî hatıraların başında hiç şüphesiz bugün geniş bir coğrafyaya verilen Sibirya adı gelmektedir. 16. yüzyılda kurulan Sibir Hanlığı ve Hanlığın başşehri olan Sibir kelimeleri de dikkat çekmektedir. 19. yüzyılda Batı Sibirya’da yapılan araştırmalar, bölgede yaşayan Vogul, Ostiyak ve İrtiş Tatarları arasında, üstün kültürleri ile Sabarlardan çok uzun asırlar sonra dahi derin izler bulunduğunu göstermektedir. Halk masallarında, kahramanlık hikâyelerinde Sabarlar geniş yer tutmakta ve ata olarak kabul edilmektedir.
Netice olarak Orta Avrupa’da Hun hâkimiyeti yıkıldığı sırada Doğu Avrupa’da yine bir Türk boyunun tarih sahnesine çıkarak Sasani ve Bizans imparatorluklarıyla boy ölçüştüğü görülmektedir.
Yazar:Prof. Dr. Ahmet Taşağıl
Kaynakça
Hsin T’ang Shu (Ou Yang-hsiou/ 1060) (Ting-wen shu-chü yayınevi baskısı, Tai-pei 1985.)
T’ai-p’ing Kuang-chi (Li Fang)
T’ai-p’ing Yü-lan (Li Fang)
T’ung Tien ( Tu Yu/805) (Shang-wu baskısı, Shang-hai 1935.)
Tsu-chih T’ung-chien (Ssu Ma-kuang/1085) (Hua-shih yayınevi baskısı,Tai-pei 1987.)
Ts’u-fu Yüan-kuei (Wang Ch’in-jo ve Yang İ/ 1005-1013) (Chung-hua Shu-chü yayınevi baskısı, T’ai-pei 1981.)
Wen-hsien T’ung-k’ao (Ma Tuan-lin/ 1254), (Shang-wu baskısı, Shang-hai 1935.)
Eduoard Chavannes, Documents sur les T’ou-kiue Occidentaux, Paris 1903.
Liu Mau-tsai, Die chinesischen nachrichten zur Geschichte der ost-Türken, I-2, Wiesbaden.
Hudud’ül-Alem, “Region of the World”, İng. ter. V.Minorsky, London 1937.
R. Şeşen, İbn Fadlan Seyahatnamesi, İstanbul 1975.
R. Şeşen, İslam Coğrafyacılarına Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara 1987.
İ. Kafesoğlu, Türk Milli Kültürü, İstanbul 1987.
İ. Kafesoğlu, “Tarihte Türk Adı”, R.Rahmeti Arat İçin, Ankara 1966.
D.M. Dunlop, History of Jewsh Khazars, Princeton 1967.
D.M. Dunlop, Aspects of Khazar Problem, Glasgow Oriental Society Review, XIII (1947-49) s.33-44.
M. Grignaschi, “Sabirler Hazarlar ve Göktürkler”, VII. TTK Bildirileri (1972) Ankara, I, ss. 230-250.
P. Golden, Khazar Studies,1-2, Budapest 1980.
H. Dursun Yıldız, “Hazarlar Arasında İslamiyetin Yayılması”, VIII. TTK Bildirileri (1981), II, ss.855-863.
Şaban Kuzgun, Hazar ve Karay Türkleri, Ankara 1985.
Şerif Baştav, “Sabir Türkleri”, Belleten, S 17-18, 1941.
Şerif Baştav, Hazar Kağanlığı Tarihi, Tarihte Türk Devletleri, Ankara 1987, I, ss.139-182.
M.İ., Artamanov, İstorya Kazar, Leningrad 1962.
A.N. Kurat, IV-XVIII. Yüzyıllarda Karadeniz Kuzeyindeki Türk Kavim ve Devletleri, Ankara 1972.
W.M. McGovern, The Early Empires of Central Asia, Chapel Hill-North Carolina 1939.
M.Mori, Historical Studies of Ancient Turkic Peoples, (in Japanese), Tokyo 1967.
B. Ögel, İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi, Ankara 1962.
P. Pelliot, “L’origine de Tou-kiue, nom chinois des Turcs”, TP, XVI, 1915.
K. Porphyrogennotos, De Administrando Imperio, 2,( commentary R.J.Jenkins), London 1962.
L. Rasonyi, Tarihte Türklük, Ankara 1971.
E. Esin, İslamiyetten Önce Türk Kültür Tarihi ve İslama Giriş, İstanbul 1978.
Ahmet Taşağıl, Gök-Türkler, I,II,III, Ankara 2004.
Ahmet Taşağıl, Çin Kaynaklarına Göre Eski Türk Boyları, Ankara 2004.
Gy. Moravscik, Byzantino-Turcica, Budapest 1958.
Z.V. Togan, “Hazarlar”, İA, V/1, ss.397-408.
A. Zajaczkowsky, Karaims in Poland, Warszaw 1961.
A. Zajaczkowsky, “Khazarian Culture and its Inheritors”, Acta Orientalia, X2, 1961.
Ahmet Taşağıl, “Hazarlar”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C 17, ss.116-120.
Türk ve Dünya Tarihi
TEREF












Teref.info © 2015
E-mail: [email protected]            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.