Cem Sultan ile Paola: Tahtın Gölgesinde Kalan Bir Aşk

Bu gün, 09:04           
Cem Sultan ile Paola: Tahtın Gölgesinde Kalan Bir Aşk
Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan, küçük yaşından itibaren siyasetin fırtınalı denizine atılmış bir prensti. İstanbul’un görkemli saraylarında doğmuştu ama kader ona tahtı değil, sürgünü hazırlamıştı. Ağabeyi II. Bayezid’le girdiği taht mücadelesini kaybedince, ömrünün geri kalanı hasretle, gurbetle ve yalnızlıkla geçti.
İşte bu yalnızlık yıllarında, Rodos Şövalyeleri’nin koruması altındayken tanıştı Paola ile. Paola, zarif bir İtalyan kızıydı; güzelliği kadar sadakati ve nezaketiyle de dikkat çekiyordu. Cem’in kırık kalbine teselli olan, sürgünün ağır zincirlerini hafifleten bir dosttu önce. Sonra bu dostluk, zamanla derin bir aşka dönüştü.
Cem Sultan, Paola’nın gözlerinde ne tahtı ne sarayları gördü; sadece insanca bir sevgiyi buldu. O, tüm dünyanın sırt çevirdiği bir prensin yanında, tek gerçek sığınaktı. Paola içinse Cem, sürgünde bile gururunu koruyan, yüreğiyle hükmeden bir adamdı. Onların aşkı, gizli söylenen şarkılarda, mektuplarda, uzun gecelerin sessizliğinde büyüdü.
Ama siyaset, en büyük düşmandı. Cem Sultan, Avrupa saraylarında adeta bir pazarlık konusu oldu; kimi hükümdarlar onu Osmanlı’ya karşı koz olarak kullandı, kimileri ise öldürmek için fırsat kolladı. Yıllar geçtikçe esaret zinciri ağırlaştı, umut giderek soldu.
Paola, bütün bu çalkantılar içinde tek bir şeye inandı: “Bir gün Cem, özgürlüğüne kavuşacak, tahtına dönecek.” Dualar etti, yanında kaldı, onu hiç bırakmadı. Ama tarih acımasızdı. 1495 yılında Cem Sultan, Fransa’da, şüpheli bir şekilde zehirlendi.
O haber geldiğinde Paola’nın yüreği yandı. Sevdiği adam, yalnızca bir prens değil; sürgünde bile umutla yaşamasını sağlayan tek kişiydi. O günden sonra hayat ona anlamını yitirdi. Sarayların ihtişamını değil, manastırın taş duvarlarını seçti. Kapandı, yıllar boyunca dualarla yaşadı. Belki Cem için, belki de bir daha kavuşamayacaklarını bildiği için.
Ve tarih onları böyle yazdı: Biri, sürgünün prensi; diğeri, aşkını ömür boyu kalbinde taşıyan bir kadın.
Onların hikâyesi, aşkın yalnızca kavuşmak değil; bazen hasrete sadakat göstermek olduğunu hatırlatır.
Bu aşk, Osmanlı tarihindeki en dokunaklı gölgelerden biri oldu: Tahtın gölgesinde büyüyen ama taht uğruna kurban edilen bir sevgi...
Pinhan PİNHAN












Teref.az © 2015
TEREF - XOCANIN BLOQU günün siyasi və sosial hadisələrinə münasibət bildirən bir şəxsi BLOQDUR. Heç bir MEDİA statusuna və jurnalist hüquqlarına iddialı olmayan ictimai fəal olaraq hadisələrə şəxsi münasibətimizi bildirərərkən, sosial media məlumatlarındanda istifadə edirik! Nurəddin Xoca
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.
E-mail: n_alp@mail.ru