Victor Hugonun Məhəmməd peyqəmbər haqqında yazdığı şeer...

22-04-2024, 17:35           
Victor Hugonun Məhəmməd peyqəmbər haqqında yazdığı şeer...
Hristiyan Dünyasının asırlardır tartıştığı "Victor Hugo"nun Hazreti Muhammed (SAV) için yazdığı dizelerin tam metni Türkçeye çevrildi.
Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Dil Eğitim Merkezi Fransızca Bölümü Öğretim üyesi Yakup Yaşa tarafından uzun araştırmalar sonrası orijinal metnin üzerinden 'Mahomet' şiirinde Hugo, Hz. Muhammed'in (SAV) hayat tarzını ve ölmeden önceki son günlerini anlatıyor.
Victor Hugo, uzun ömrü, üstün dehası, insana ve insanlığa dair soylu düşünceleri ve güçlü eserleriyle, 19'uncu yüzyıla damgasını vuran yazarlardan biri. Eserleri güçlü bir lirizm içeren Hugo, eserlerinde daha çok, aşk, baba şefkati, ölüm, insan yazgısı, hürriyet, fakirlere iyi davranma, emeğin kutsallığı, hayatın hüzün ve neşesi ile tüm evreni kuşatan Allah'ın (C.C.) varlığı gibi konulara yer vermişti.
Ünlü Fransız yazar Victor Hugo'nun, 1855 yılında sürgündeyken yazmaya başladığı, insanlık tarihi ve gelişimini anlatan ve hala Fransa'nın gerçek anlamdaki tek destanı olarak kabul edilen, "La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi)" adlı eserinde; Allah (C.C.), İslâm, Kur'an-ı Kerim ayetleri ve Hz. Muhammed (SAV) ile ilgili çok sayıda şiirinin olduğu yüz yıllardır biliniyor. Ancak, aynı eserin Brüksel'de 28 Eylül 1859 yılında yapılan ilk baskısında yer alan İslâm ve İslâm Peygamberine dair 'Mahomet', diğer baskılarından çıkarılmıştı.
Yüzyılın Efsanesi'nde de yer alan "Mahomet"'i Le Centre national de la recherche scientifique (Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi), ancak, Hugo'nun ölümünden yüzyıl sonra yani 1985 yılında yayınlamıştı. Bu yayınla birlikte Hristiyan dünyasında bir çok tartışmaya neden olan Hugo'nun Müslüman olduğu da tartışılmaya başlanmıştı.
Hugo'nun 'Mohamet'i nin orijinal metinlerini Le Centre national de la recherche scientifique'den elde eden Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Dil Eğitim Merkezi Fransızca Bölümü Öğretim Görevlilerinden Yakup Yaşa, uzun bir çalışma sonucu eseri Türkçe'ye çevirdi. Yakup Yaşa, "7 yıldır yaklaşık 400'e yakın Fransızca şiiri Türkçe'ye çevirdim. Uzun süredir Hugo'nun Hz. Muhammed'e (SAV) yazdığı şiir üzerinde çalışıyordum. Fransa'da çeşitli üniversitelerde görev yapan edebiyatçı akademisyenlerle görüştüm. Hugo'nun şiirinin orijinalini bulup Türkçeye çevirdim. Çeviriyi henüz bitirdim. Üniversitede üzerinde çalışmalarımız sürüyor. Hugo şiirinde Hz. Muhammed'i (SAV) o kadar güzel anlatıyor ki etkilenmemek mümkün değil. Bu anlatımlar Hugo'nun İslamiyet'le ne kadar ilgili olduğunu gösteriyor" dedi.
"Son zamanlarda Victor Hugo ile ilgili yazılan en ciddi yapıtlardan biri olan ve ünlü edebiyat araştırmacısı, Henri Guillemin imzasını taşıyan "Hugo" adlı eserin ön sözünde, Hugo'nun şu sözlerine yer vermektedir:
"Je m'ignore ; je suis pour moi-même voilé, DIEU seul sait qui je suis et comment je me nomme : "Ben bile kendimi tanıyamıyorum; kendi kendime yabancıyım, kim olduğumu ve adımın ne olduğunu, yalnızca Allah bilir."
Hugo'nun, gerek iki oğlu gerek erkek torununun vaftiz edilmediğini ve Hristiyanlık adetlerine göre defnedilmediğini belirten yazar, ayrıca kitabın bir çok yerinde onun sürekli evinde gizli ibadet ettiğini belirtir. Bu durum ve "Mahomet" mersiyesindeki muhteva, detaylar ve anlatılan öykü Hugo'nun Müslümanlığının konuşulur hale gelmesine en büyük etkendir. Yaşar'ın çevirdiği dizeler şöyle:
L'AN NEUF DE L'HEGIRE
(HİCRİ DOKUZUNCU SENE)
"MAHOMET
HZ.MUHAMMED (S.A.V.)
Yüzyılların Efsanesi"
Vazifesinin yakın olduğu içine doğmuştu
Metindi, kimseyi kınamıyor, incitmiyordu
Yolda gördüğü kimselerle selamlaşıyordu.
Her gün sanki biraz daha yaşlanıyordu
Oysa sadece yirmi ak vardı siyah sakalında.
……
Durup su içen develeri izliyordu arada sırada
Böylece, deve güttüğü zamanları hatırlıyordu.
Sanki Cenneti görmüş, İlahi Aşkı bulmuştu
Sanki kâinatın yaratılışına şahit olmuştu.
……
Alnı dik, yanakları kusursuz, benzersizdi
Kaşları ince, bakışları anlamlı ve keskindi
Boynu, gümüş bir testinin boğazıydı sanki.
Tufanın sırlarını bilen Nuh'un havası vardı.
……
Ona danışmaya gelenlere, adil davranırdı.
Kimi itiraf eder, kimi güler ve inkâr ederdi.
Sessizce dinler, en son konuşurdu kendisi.
Ağzından dua ve zikir hiç eksik olmazdı.
……
Çok az yer, karnının üzerine taş koyardı.
Boş durmaz, koyunlarını sağıp oyalanırdı.
Oturur yere, elbiselerini kendi yapardı.
Artık genç değildi, eski gücü de kalmamıştı.
Yine de, herkesten daha fazla oruç tutardı.
……
Altmış üç yaşında, bir ateş sardı vücudunu,
Kutsal Kitap Kur'an-ı Kerim'i bir kez daha okudu.
Sonra, sancağı, Said'in oğluna teslim etti.
Onlara: "Artık aranızdan ayrılma vakti geldi
Allah (C.C) birdir, hep onun yolunda savaş" dedi.
……
Mahzundu, bakışlarında, yurdundan zoraki
Sürülen yaşlı bir kartalın hüznü vardı sanki.
Yine, her günkü vaktinde mescide geldi,
Ali'ye tabi olanlar da arkasından geliyordu
Ve, kutsal sancak rüzgarda dalgalanıyordu.
……
Benzi soluktu, döndü ve kalabalığa seslendi
"Ey insanlar, ömür bitiyor, hayat gelip geçici,
Biz, karanlıkta birer zerreyiz, yüce olan O'dur.
Ey insanlar, O'ndan başka rehberim yoktur
Onsuz bir değerim olmazdı."
……
Bir zat ona : "Ey müminlerin gerçek Sultanı!
Seni dinler dinlemez, herkes inandı sözüne,
Sen doğduğunda, bir yıldız doğdu gökyüzüne,
Kisra sarayının üç kulesi birden devrildi" dedi.
O da: "Melekler ölümümü müzakere etti;
……
Vakit tamam, dinleyin! Eğer herhangi birinize
Bir kötülük yaptıysam, çıksın herkesin önünde
Ben ölmeden, gelsin intikamını alsın şimdi;
Kime vurmuşsam, o da bana vursun" dedi.
Ve uzattı usulca asasını oradan geçenlere.
……
Yaşlı bir kadın, bir koyunu kırpıyordu eşikte,
Ona: "Allah (C.C.) yardımcın olsun!" diye seslendi.
Bakışlarında bir hüzün vardı, oldukça bitkindi
Dalgındı; birden, şöyle dedi: "Herkes duysun!
Allah (C.C.) benim adımı andı! Bundan emin olun.
……
Topraktan insan, nurdan bir peygamberim,
İsa'nın getirdiği dini tamamlamaya geldim.
Ashabım, ben sabır taşıyım, İsa tatlı dilliydi.
Zira her şafak, doğacak güneşin müjdecisi
İsa benden önce, ama ne Tanrıdır ne de oğlu,
O, gülü koklayan Bakire Meryem'den doğdu.
……
Unutmayın, ben de etten kemikten bir faniyim,
Kuruyan bir balçıktan başka bir şey değilim;
Şu dünyada başıma gelmeyen şey kalmadı;
Çektiğim çilelere, yol olsa, dayanmazdı
Baskı ve işkenceden, şu bedenim çok çekti;
……
Ve eğer işlediğimiz her bir günahın bedeli
Korkunç bir haşere olsaydı, o karanlık mezarı
Bize dar eder, cehenneme çevirirdi orayı.
Tekrar tekrar bedenlenir cehennem ehli
Ve kurtlar yeniden kemirir tüm bedenlerini
Böylece, defalarca tükenir ve yeniden dirilir,
Cezalarını çekince de, yeniden huzura erişir.
……
Ben, kutsal savaşların mütevazı meydanıyım,
Bazen bir efendi bazen de bir köle gibiyim,
Kelamım, tıpkı çöldeki kum ve kuyular gibidir.
Bir sözüm korkutuyorsa, bir diğeri müjdecidir;
Ey inananlar! Çektiklerimi görüyorsunuz işte!
……
Karşıma alıp, insanı aldatıp yeniden delalete
Sürüklemek isteyen o dehşet saçan iblisleri
Engellemeye çalıştım, bağladım o pis ellerini
Çoğu zaman,
Yakup gibi, karanlıklar içinde çarpıştım durdum, görmediğim kimselerle;
……
Fakat insanlar beni özellikle öldürmek istedi,
Bana karşı sürekli kin ve kıskançlık besledi
Ben ise, asla, Hak davamdan vazgeçmedim.
Onlarla savaştım, ama kimseden incinmedim,
Savaş boyunca: "Bırakın yapsınlar!" diyordum,
Kanlar içinde tek yaralı ben olayım istiyordum.
……
Varsın hepsi vursun bana, zaten durmazlar ki,
Zira sağ ellerine Ayı, sol ellerine Güneşi
Versem de, düşmanlarım vazgeçmezdi asla.
Yine de saldırırlardı bana şu çileli yolculukta.
Fakat ne olursa olsun geri adım atmadım,
Zira bu kutsal dava uğruna tam kırk yıl savaştım.
……
İşte, böyle geçen bir ömrü nihayet tamamladım.
Şimdi Allah'a (C.C.) gidiyorum, dünyayı geride bıraktım.
Greklerin Hermès'i, Yahudilerin de Lévi' yi
Desteklediği gibi siz de hiç bırakmadınız beni,
Çektiğiniz bu sıkıntılar, mutlaka son bulacak,
Bu soğuk, ıssız geceye elbet Güneş doğacak.
……
Mü'minler, asla ümidinizi kesmeyin O'ndan,
Zira Kronnega dağlarını aslan yuvası yapan,
Denizleri incilerle, karanlıkları da yıldızlarla
Donatan Allah (C.C.), elbet sizleri de koymaz darda.
Sonra: "O'na inanıp teslim olun " diye ekledi
……
İnanmayan, ancak, inkâr da etmeyenlerin yeri,
Cennet ile cehennemi ayıran duvarın üzeri,
Kararmıştır kalpleri, günah işlemek tek işleri;
Hiç kimse tamamen günahsız değildir belki
Ama çabalayın ki, Allah (C.C.) cezalandırmasın sizi.
……
Namaz kılın, bütün azalarınız değsin yere,
Zira o dayanılmaz cehennem ateşi, sadece
O'nun için yere kapanmayan bedenleri yakar,
O, kapkaranlık dünyayı, masmavi gökle açar;
……
Misafiri sevin, dürüst olun, adaletle hükmedin,
Yüce katında türlü türlü nimetler var sizin için
Yedi göğü geçmek için altın eğerli atlar,
Ve yıldırımları geride bırakan hızlı arabalar,
Huriler, tertemiz, hep ter ü taze ve neşeli
İncilerden yapılmış köşklerde oturur her biri.
……
Cehennem ateş ehlini bekler, vay hallerine!
Ateşten ayakkabıları olacak ve giydiklerinde,
Sıcaklıkları kazan gibi beyinlerini kaynatacak,
Cennet ehli ise, pek neşeli ve gururlu olacak."
Biraz durdu, hep ümitli olmalarını öğütledi
Sonra, ağır adımlarla yürümeye devam etti
……
Ardından : "Ey insanlar! Size sesleniyorum
Vakit saat doldu, ebedi bir âleme gidiyorum,
Belki bu sizinle son görüşmemiz, acele edin.
Beni tanıyan herkes gelip son kez dinlesin
Bir hatam olduysa, yüzüme söylesin" dedi.
Kalabalık sessizce sağa sola açılıp yol verdi,
Gitti ve Ebufleya Kuyusunda sakalını yıkadı.
……
Biri ondan üç drahmi istedi, çıkardı verdi
"Şimdi, mezara bırakmaktan daha iyi" dedi.
Herkesin, bir güvercininki gibi ışıl ışıldı gözleri,
Bakıp, kendilerini hep kollayan O yüce insana,
Ağlıyordu halk; evine kadar eşlik ettiler O'na,
Birçoğu gözünü bile kırpmadan orada bekledi,
Bütün geceyi dışarıda taşların üzerinde geçirdi.
……
Ve ertesi sabah, günün ağardığını fark edince
"Ben artık kalkamıyorum, dedi, Ebubekir'e,
Kitap'ı alıp yanına, sen kıldıracaksın namazı."
Eşi Aişe de o sırada cemaatin arkasındaydı.
Ebubekir okuyor, Muhammed (SAV) ise dinliyordu.
Nihayet, okuduğu ayetleri usulca bitiriyordu.
……
O, dua ve zikrini yaparken herkes ağlıyordu,
Ve, Ölüm Meleği çıka geldi akşama doğru,
"İçeri girebilir miyim" diye müsaade istedi.
"Gelsin" dedi. Dünyaya açtığı o ilk günkü gibi
Yine ışıl ışıl parlıyor ve gülümsüyordu gözleri,
……
Ve, Melek ona : "Allah (C.C.) seni bekliyor" dedi,
Memnuniyetle, dedi. Şakakları şöyle bir titredi,
Bir an aralandı dudakları ve ruhunu teslim etti.
Victor HUGO
La Légende des Siècles (Yüzyılların Efsanesi)
Hasan Külünk
TEREF












Teref.info © 2015
E-mail: [email protected]            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.