AMİN VE AMEN KELİMELERİNİN KÖKENİ MISIR TANRILARININ KRALI: AMON RA
12-10-2024, 15:09
Amon Ra (Amun, Amen, Ammon) Antik Mısırın çok tanrılı panteonunda güneşin, havanın ve gökyüzünün tanrısıydı. Mısırlılar ona “Tanrıların Kralı” veya “Yüce Yaratıcı” da derlerdi. Ra aynı zamanda Mısır’ın birçok hanedanlığına ev sahipliği yapan ve o zamanlar başkent olan Thebes’in koruyucu tanrısıydı.
Önceleri bu tanrıya sadece Ra denilirken; bir süre sonra “görünmeyen” ya da “gizemli” anlamına gelen Amon ismi de eklenmiş ve Amon Ra denilmeye başlanmıştır. Çok ilginçtir ki, Mısırlılar diğer tanrılarının hiçbirine görünmez ismini takmamışlardır; Ra dışında… Kimi teorisyenlere göre, Ra’ya görünmez isminin takılmasının nedeni, tahtını oğlu Osiris’e bırakmak zorunda kalmasıdır; daha doğrusu darbe yoluyla indirilmesidir. Zira Ra’nın oğlu Osiris ile evli olan tanrıça İsis, eşini kral yapmak için bir plan yapmıştır. İsis, bir gece Ra (o zamanlar Ra idi) uyurken onun tükürüğünü almış ve kille karıştırmıştır. Bu tükürükten bir yılan yaratmıştır. O gece yılan Ra’yı ısırmış ve onu hasta etmiştir. Artık onu, İsis’ten başka kimse iyileştiremeyecektir. İsis de bu durumu fırsat bilerek Ra’ya gizli adını söylediği takdirde onu iyileştirebileceğini söylemiştir. İsis’in yapmış olduğu bu hamleyi, Ra kabul etmiş ve gizli adını söylemiştir. İsis Ra’yı iyileştirmiştir ama onun üzerinde büyük bir güce de sahip olmuştur. Bu güçle birlikte, Osiris’in kral olması için Ra’yı tahtı bırakıp göklere gitmesi için zorlamış ve Ra ise bunu kabul etmek zorunda kalmıştır. Artık taht Osiris’e kalmış ve Osiris, tanrıların, insanların kısacası her şeyin kralı olmuştur. Bu olaydan sonra ise Ra artık Amon Ra ismiyle anılmaya başlanmıştır.
𝐁𝐮𝐫𝐚𝐝𝐚 𝐛𝐢𝐫 𝐧𝐨𝐤𝐭𝐚 𝐝𝐢𝐤𝐤𝐚𝐭𝐢𝐦𝐢𝐳𝐢 𝐜̧𝐞𝐤𝐦𝐞𝐤𝐭𝐞𝐝𝐢𝐫: 𝐆𝐢𝐳𝐥𝐢 𝐚𝐝…
Bildiğimiz kadarıyla Ra’nın elli adı vardır. Tıpkı şuan kullandığımız Esma-ül Hüsna’lar gibi. İşte kaynağı tam da budur; yani Ra’nın elli ismi.. İşte belki de İsis, o gizli ismi öğrenerek büyük bir enerjisel güç ve yetki kazanmıştır. Oldukça mantıklı gelen bu hikâye pekâlâ bize Ra’nın neden görünmediği ile bilgiyi de verebilir. Fakat bu durumda Mısırlıların tanrılarını gördüğü anlamını da çıkabiliriz. Daha önceki yazılarımda bahsettiğim Sümerlilerin tanrılarını (Annunakiler) anlatış biçimleri ile diğer uygarlıkların mitolojileri arasında büyük paralellikler vardır. Sümerlilere göre bu tanrılar kanlı canlı insanlar arasında dolaşmakta, savaşmakta ve âşık olmaktadır. Hatta bu tanrılar, insanlarla birlikte yaşamaktadır. Dolayısıyla insanlar Ra’nın ayrılışını da görmüş olmalılar ya da zaten sürekli gördükleri tanrılarının ortadan bir anda yok olmasını açıklamak için ona artık “görünmez” adını uygun görmüş olabilirler. Eğer en başından bu tanrı Amon olarak anılsaydı belki bu teoriyi çürütebilirdik fakat sonradan bu ismi alması, bu teorinin olasılığını yükseltmektedir.
Amon Ra’nın sembolü koç başlı sfenkstir. Nitekim, Karnak’taki Amon Ra tapınağında bir sürü koç başlı sfenks görebilirsiniz. Bu tanrının koç başı ile sembolize edilmesinin nedeni bazı teorisyenlere göre, koç çağı presesyonu ve bu tanrının yönetiminin bu çağda gerçekleşmesidir.
Presesyon: “Sabit yıldızlar, Dünyanın yalpama hareketinden dolayı, 72 yılda bir derece geri giderler. Buna presesyon denir. Bu şekilde yaklaşık 2000’er yıllık Çağlar ve 26 yıllık bir döngü oluşur.” Alıntı: Efe Erten
𝐑𝐚 𝐯𝐞 𝐌𝐞𝐬̧𝐫𝐮𝐥𝐮𝐤
On sekizinci hanedana mensup kralların çoğu, Amon Ra‘nın onları desteklediğini gösteren kabartmalarla tasvir edilmişlerdir. Bu yöntem ile meşruluğundan şüphesi olanlara yönetme haklarını kanıtlamış oluyorlardı. Tıpkı Hatşepşut’un üvey oğlu iktidara geldiğinde, Amon Ra’yı kendisini desteklediğini gösteren duvar resimleri ile oğlunun krallığını meşrulaştırmak ve ölümüne kadar firavun olması için kullanması gibi…
𝐊𝐚𝐫𝐝𝐞𝐬̧ 𝐃𝐮̈𝐬̧𝐦𝐚𝐧𝐥ı𝐠̆ı: 𝐇𝐚𝐛𝐢𝐥 𝐯𝐞 𝐊𝐚𝐛𝐢𝐥 𝐢𝐥𝐞 𝐏𝐚𝐲𝐥𝐚𝐬̧ı𝐥𝐚𝐧 𝐎𝐫𝐭𝐚𝐤 𝐊𝐚𝐝𝐞𝐫
Ra’nın iki oğlu vardı: Set ve Osiris. Tahtın Osiris’e kalması, Set’in işine gelmemiş ve ona tuzak kurup öldürmüştü. Ama aslında bu işin görünen yüzüydü. Bu çekişmenin temelinde, Ra’ya atfedilen cinsel dalaverelerin payı büyüktü. Bunlar arasında en önemlisi Osiris’in, Geb’in değil de Ra’nın kendi torununa sinsice yaklaşması sonucunda aslında Ra’nın oğlu olarak doğduğu iddiasıydı. İşte Set ve Osiris çekişmesinin temeli buydu. Bu durumda ardıllık hakkı Set’te olmalıydı. Ra’ya atfedilen cinsel dalavereler, belki de bir iftira sonrasında aile içinde çıkarılan çatışmadan öteye de gitmeyebilir. Zira Ra, Sümer mitolojisinde tanrı Marduk olarak geçer ve Tanrı Enki’nin (Mısırda Ptah) oğludur. Enki ve Enlil klanı aynı soydan olmalarına rağmen hep düşmanlık halindedirler ve yine bu düşmanlığın sonucunda günümüzde Mısırda bulunan Giza piramitlerinde iki adet büyük savaş yapmışlardır. Bu savaşın asıl hedefi ise Marduk’tur; yani Ra’dır. Ayrıca burada Havva ile Adem’in oğulları olan Habil-Kabil arasındaki kavga ve Kabil’in, Habil’i öldürmesi ile sonuçlanan hikaye ile Osiris-Set çekişmesi sonucunda Osiris’in öldürülmesi ile sonuçlanan hikayeler arasında kader paylaşımı da oldukça trajiktir.
Bunların dışında Ra aynı zamanda ölümden sonraki hayatın sembolüdür. Bunun sebebi ölümden sonra hayata inanan Mısırlılar için baş tanrılarının ölümden sonra onları desteklemesinin öneminin büyüklüğü veya tanrıların kralı ve en büyük tanrı olması sebebiyle, onu bu sembolizme layık görmesi olabilir. Ra, sadece ölümden sonraki hayatın sembolü olmakla kalmamış bazı firavunlar Ra’nın enkarnasyonu olduklarına da inanmışlardır. Bunun yanında Amon Ra’nın enkarnasyonu olduklarına kendilerini inandırmaları ise yine tahminimce görünmez ismini aldıktan sonra belki de öte aleme geçtiğine inanmaları ya da yukarıda bahsettiğim meşruluklarını kanıtlamak için kullanmaları olabilir.
Ra uzun yıllar Mısır’ın en büyük tanrısı olarak kalmıştır. Ta ki ta ki firavun Akhenaton tahta gelene kadar.
Akhenaton (Akhenaten ) çok tanrılı inancı yıkıp, tek tanrıya yani Aton (Aten)’e inanmayı seçmiş ve onu destekleyen halkı da bu yönde yönlendirmiştir. Bazılarına göre tanrı Aten zaten Amon Ra idi. Aslında Akhenaten, diğer tanrıları yok etmek istemiştir. Hatta bunu Amon Ra istemiştir. Ama bazılarına göre ise tek tanrılı inanca geçilme konusunda ilk denemelerdir. İşin şaşırtıcı kısmı; Akhenaten’in tanrısı Aten’i tarif ederken, günümüz dinlerinin Yaratıcıyı tarifine yakın kullandığı dildir.
Tanrı, uludur, birdir, tektir.
Ondan başkası yoktur.
Bir tanedir,
O’dur her varlığı yaratan.
Bir ruhtur Tanrı, görünmeyen bir ruh…
Ta başlangıçta vardı Tanrı.
Tek varlıktı o.
Hiçbir şey yokken o vardı.
Her şeyi o yarattı…
Ezelden beri gelen varlığı,
Ebediyete kadar sürecek.
Gizlidir Tanrı, kimse görmemiştir onu.
İnsanlara ve yarattıklarına sır kalır her zaman…
Fakat Akhenaton’un bu geçiş denemesi kötü sonuçlanmıştır. Zira Akhenaton birden hastalanmış ve ölmüştür. Kimilerine göre zehirlenmiştir ve bunu Amon rahipleri yapmıştır. Kimilerine göre ise Akhenaton, ilk peygamberlerdendir. Hatta Hz. Musa ile benzerliği kurulmuş ve onun Musa olduğuna bile inanılmıştır. Tabi bunlar sadece iddiadan öteye geçememektedir. Her ne olursa olsun, Amon Ra günümüzde hala sembolizmde kullanılmaktadır. Hatta bazı örgütler Ra’nın piramit ve her şeyi gören göz sembolünü kullanmaktadır.
Örneğin; İlluminati…
Bunun dışında duaların sonuna eklediğimiz Amin ve Amen de, Amon Ra’dan gelmektedir. Kim bilir belki de R.A (Radiyallahu anh: Allah ondan razı olsun demektir; sahabeler ve bazı büyük zatlar için söylenen kısaltmanın kullanımı) da ona dayanmaktadır. İşte burada bazı şeylere direkt inanmak yerine sorgulamak önemlidir.
Merih Tan
TEREF