Bilim kurgu dünyasında, uzay gemileri insanlığın keşif hayallerini taşıyan, izleyicileri eğlendirmek için sıklıkla fizik yasalarına meydan okuyan gemiler olmuştur. Ancak bazı diziler ve filmler, özellikle *The Expanse* dünyasında, tasarımlarına gerçek bilimi dahil etmek için fantezinin ötesine geçmiştir. Bilim kurguda yer alan birçok gemi arasında Nauvoo, özellikle uzun süreli uzay seyahatlerinin zorlukları söz konusu olduğunda inanılmaz gerçekçiliğiyle öne çıkar.
*Star Wars* evrenindeki uzay gemilerine baktığınızda, şık ve hızlıdırlar, ancak tam olarak bilimsel olasılıklara dayanmazlar. Aynısı *Star Trek*'teki devasa filolar veya *Battlestar Galactica*'nın fütüristik savaş gemileri için de söylenebilir. Bu gemiler, uzayda yaşamı mümkün kılmak için warp sürücüleri ve yapay yerçekimi kaplamaları gibi fütüristik kavramlara güvenir. Bu gemiler ikonik olsa da, tasarımları genellikle fizik yasalarını esnetir veya tamamen görmezden gelir.
Sonra *The Expanse* var; yaratıcıların mümkün olduğunca bilimsel doğruluğu korumaya çalıştığı bir gösteri. Öne çıkan özelliklerden biri, başlangıçta binlerce yerleşimciyi başka bir yıldız sistemine taşımak için tasarlanmış devasa bir nesil gemisi olan Nauvoo. Dikkat çeken sadece geminin ölçeği değil, tasarımın uzay yolculuğunun gerçeklerini nasıl dikkate aldığıdır.
Yapay yerçekiminin, net bir açıklaması olmayan bir tür teknolojiyle yaratıldığı birçok bilimkurgu evreninin aksine, *The Expanse* bu klişeyi önlüyor. Yerçekimi kaplamasına güvenmek yerine, Nauvoo yerçekimini simüle etmek için santrifüj kuvvetini kullanıyor ve muazzam yapısı Dünya'nın yerçekimine benzer bir çekim oluşturmak için dönüyor. Geminin çapı yaklaşık 0,5 kilometre ve bu büyük gelebilirken, geminin hiç hızlı dönmesine gerek olmadığı anlamına geliyor; dakikada sadece iki dönüşten biraz daha az. Bu daha yavaş hız, insanların düz yürümesini zorlaştıran veya ayaklarından başlarına kadar olan düzensiz yerçekimi çekiminden dolayı yönlerini kaybetmelerine neden olan Coriolis etkisi gibi dönen yapay yerçekiminin istenmeyen yan etkilerini önemli ölçüde azaltır.
Nauvoo'daki bu merkezkaç kuvveti kavramı, bunu fizik açısından düşündüğünüzde daha mantıklı geliyor. Dönen gemi ne kadar büyükse, yapay yerçekimi o kadar yönetilebilir hale geliyor. Daha yavaş dönen ancak boyutu nedeniyle daha güçlü bir merkezkaç kuvveti üreten daha büyük bir eğlence parkı yolculuğuna çok benziyor. Bu yaklaşım, *2001: A Space Odyssey* filminde görülen çok daha küçük dönen uzay istasyonuyla tam bir tezat oluşturuyor. Yerçekimini simüle etmek için tasarlanan oradaki istasyon, küçük boyutu ve hızlı dönüşü nedeniyle mürettebatı için ciddi sorunlara neden olmuş ve yürüme deneyimini dayanılmaz hale getirmiş olurdu. Boyutu ve daha yavaş dönüşüyle ​​Nauvoo bu sorunları ortadan kaldırıyor.
Nauvoo'yu öne çıkaran bir diğer faktör de yakıt sorununu nasıl ele aldığıdır. Diğer birçok bilimkurgu gemisi, görünüşte sonsuz hareket sağlayan büyülü veya oldukça gelişmiş tahrik sistemlerine güvenir. *The Expanse*'te Nauvoo gerçekçilik düşünülerek tasarlanmıştır. İticileri onu döndürdüğünde, momentumun korunumu ilkesi sayesinde süresiz olarak dönmeye devam edecektir. İlk yanma tamamlandıktan sonra yapay yerçekimini korumak için daha fazla yakıta gerek yoktur, bu da onu verimli bir tasarım haline getirir. Öte yandan, çeşitli bilimkurgu evrenlerindeki diğer gemiler, hızlarını korumak veya yerçekimini simüle etmek için genellikle sürekli yakıta ihtiyaç duyarlar; bu, ekranda heyecan verici olsa da gerçek dünya uzay keşfinde işe yaramayacak bir özelliktir.
Kısacası, Nauvoo sadece fantastik bir gemi değil, gerçek dünya fiziği düşünülerek tasarlanmış bir gemidir. *Star Wars*'un hızlı hareket eden gemilerinin veya *Star Trek*'teki fütüristik uzay istasyonlarının aksine, yerçekimi, tahrik ve uzun süreli uzay seyahatinin zorluklarıyla nasıl başa çıktığı konusunda kelimenin tam anlamıyla yere bağlı kalır. Bilimkurgu genellikle bilimin kurallarını esneterek gelişirken, Nauvoo bize sadece heyecan verici değil, aynı zamanda henüz gerçekleştirilebilir olmasa da düşünülebilir bir uzay yolculuğu vizyonu gösteriyor. Hayal gücü ve gerçekçiliğin mükemmel bir karışımı—geleceği düşünerek inşa edilmiş ancak bugün bildiğimiz fizik dünyasında çalışmak üzere tasarlanmış bir gemi.
Ahmet Müftüoğlu
TEREF