Kıpçaklar, çeşitli özellikleri ile diğer Türk boylarından ayrılır.
28-03-2024, 13:04
Onların en belirgin özelliklerinden birisi Türkler içerisinde sarışın, mavi gözlü tek topluluk olmalarıdır.
Kıpçaklara farklı dillerde verilen Polovtsy, Falben, Chardeş gibi isimlerin hepsi sarışın anlamına gelen kelimelerden türemiştir. Kıpçakların göçtükleri yerlerdeki milletlerle ilişkileri de onları farklı bir konuma taşır.
Esas itibariyle Orta Asya, Volga-Yayık, Donetz-Ten, Tuna ve batı grupları olmak üzere beş ana gruba ayrılan ve Macaristan'dan Gürcistan'a, Balkanlardan Mısır'a kadar pek çok yerde yerleşik hayata geçen Kıpçaklar, buradaki halklarla karışmışlardır.
Balkanlar, Doğu Avrupa ile Kafkasların güneyine göç edenlerin Hristiyanlığı benimsediği ve yerli unsurlar içerisinde kimliklerini büyük ölçüde yitirdiği bilinmektedir. Ancak bir kısmı da antropolojik ve etnolojik olarak gittikleri yerlerde varlığını sürdürmektedir.
Kıpçakların göç ettiği ve tarihinde büyük rol oynadığı yerlerden birisi de Doğu Karadeniz bölgesidir.
Kıpçaklar, milattan çok önceki zamanlardan beri Doğu Karadeniz bölgesini bilmektedir. Onların daha Türkistan'daki tarihlerinin karanlıkta kaldığı bir zamanda , MÖ 4.yüzyılda Karadeniz'in doğu kısmında var oldukları Gürcü kaynakları tarafından kayıt altına alınmıştır.
MÖ 336'da Makedonyalı İskender'in orduları Kafkasları ele geçirmek üzere bölgeye geldiğinde Çoruh nehrinin Tiflis'e kadar olan yerde oldukça kalabalık bir nüfusa sahip Kıpçaklarla karşılaşmışlardı. Bu rivayete yer vererek hem Türk tarihinin hem de Karadeniz ve Gürcü tarihinin bir dönemini aydınlığa kavuşturan anonim Gürcü kaynağına bakılırsa Helenler, bir yıl süren mücadeleden sonra ancak Kıpçakları mağlup etmiş ve yoluna devam edebilmiştir. (...)
Kıpçakların ikinci ve üçüncü göçleri sırasında Doğu Karadeniz bölgesinde Komnenos hanedanı üyeleri tarafından bir krallık kurulmuştu. Kraliçe Tamara'nın askeri desteği ile Nisan 1204'te kurulan bu devlet Türk sınırında Gürcülere müttefik bir güç olarak yükselmişti. Gürcülerden alınan destek ile kurulmasına rağmen paralı asker tutmak suretiyle bölgedeki varlığını devam ettiren Komnenoslar şehir merkezlerinde belirli bir güce sahipken kırsalda yani Kıpçakların yerleştiği alanda çok etkin değildi.
İkinci göç dalgasıyla Kıpçaklar Artvin-Rize arasına sızarken bölgede siyasi hakimiyet Bizans'tan Komnenoslara devrolmaktaydı. Bu büyük değişiklerin olduğu zamanda ne Bizans ne de Gürcü tarihçileri Kıpçakları fark etti. Haliyle 12.yüzyılın sonları ile 13.yüzyılın başlarına denk gelen bu göç hakkında sonradan elde edilen bilgiler sayesinde akıl yürütmek mümkün oldu.
Trabzon Rum Devleti döneminde 13.yüzyılın sonlarından itibaren Komnenos kaynaklarında Kıpçaklarla ilgili bilgiler elde edilmeye başlanır. Bu dönemde II.Aleksios (1297-1330) baştaydı. (...)
Trabzon'un doğusundaki Kıpçak hakimiyetindeki bölge, daha önce de vurgulandığı üzere Gürcü kaynaklarında Saatabego yani Atabegler Yurdu ismiyle bilinmekteydi. Dönemin ana kaynağı olan Komnenos tarihçisi Panaretos da Beka'nın Gürcü olmadığını açıkça yazmaktaydı. Ancak bu bölgede hakimiyet kuran Kıpçakların varlığı uzun süre karanlıkta kaldığı için pek çok tarihçi onları Gürcü olarak anmıştı.
KIPÇAKLARA NE OLDU?
Trabzon Rum Devleti zamanında Doğu Karadeniz bölgesine yerleşen Kıpçaklar, uzun süre çift dilli bir topluluk olarak yaşamıştır. Bunun sebebi Rum Ortodoks kilisesine bağlanmalarıdır. Esasen onlar daha Gürcistan'da iken çift dilli olmuşlardır.
Kaynaklar, Gürcistan'a göç ettikten kısa süre sonra Hristiyanlığı benimsediğini yazdıkları Kıpçakların bir süre sonra da Gürcüce konuşmaya başladığını kaydeder. Bu değişimde anahtar rol, Hristiyanlığın benimsenmesi ve bağlanılan kilisenin ibadet dilidir. Gürcistan'da Gürcü kilisesine bağlanıp Gürcüce konuşmaya başlayan Kıpçaklar, Doğu Karadeniz bölgesine göç edince de Rum/Ortodoks kilisesine bağlanarak Rumca öğrenmişlerdir. Dilciler bu grubun ana dilinin Türkçe olduğunu tespit etmişlerdir.
Ancak Rumcayı o kadar değiştirmişlerdir ki mübadele sırasındaki kayıtlardan görüldüğü üzere Yunanlılarla anlaşamıyorlardı. Bu çift dilliliğin bir neticesi olarak günlük hayatında Türkçe konuşan ancak Rumca da bilen ve Osmanlı millet sistemi içerisinde Rum Ortodoks tebaa içerisinde anılan bir topluluk ortaya çıkmıştır.
Rumlar tarafından Torkopoulos, Tourkothedoros ve Tourkotherianos gibi Türkçe kök üzerine Rumca ilavelerle oluşan adlarla anılan Kıpçaklar Rumcayı da oldukça etkilemiştir. Öyle ki kalkan,furunci, ocak/cak, çukal, pazar, burç gibi Türkçe kelimeler Rumların günlük konuşma diline girmiştir. (...)
Solaklı, Büyükdere ve Maçka vadileri Kıpçakların en yoğun yaşadığı yer olarak dikkat çeker. Buralar üzerine yapılacak yeni çalışmalarla bölgenin Osmanlı öncesi tarihinin gözden geçirilmesi büyük önem taşımaktadır. Kıpçakların dil izleri günümüzde de yaşamaktadır. Trabzon Polathane ve Vakfıkebir ağızlarındaki sabit ve düzenli bir halde kelime başlarındaki "g"lerin "k" ve sesli "d" sessiz "t" şeklini alması bu ağızları doğrudan doğruya Göktürk-Uygur Türkçesine bağlanmaktadır. Yani "demiş" yerine "temiş", "gelmek" yerine "kelmek" diyenler Doğu Karadeniz bölgesinde Göktürkler zamanından kalma Türkçeyi kullanmaktadır. (...)
Kıpçakların büyük kısmı Osmanlı Devleti hakimiyeti sırasında İslamiyeti benimsemişti. Hristiyanlığa devam edenler ise mübadele ile Yunanistan'a gönderilmiştir. Mübadele din esasına dayalı değişimi esas aldığı için İstanbul dışındaki bütün Rum/Ortodokslar Yunanistan'a gitmek zorunda bırakılmıştır. Bu sırada Doğu Karadeniz'in pek çok yerinden TBMM'ne gönderilen dilekçelerle uygulamaya itiraz edilmiştir.
Çok sayıda insan kendilerinin Hristiyan olmakla birlikte Türk olduklarını ve Yunanistan'a gönderilmek istemediklerini yazmaktaydılar. Ancak bu dilekleri kabul edilmedi. Mübadiller hakkında yapılan araştırmalarda Yunanistan'a göç edenler arasında yıllar sonra bile Türkçeden başka dil bilmedikleri için Yunanlılarla anlaşamayan insanlar olduğuna dair pek çok örnek vardır. Herhalde bunların bir kısmı Hristiyan olduğu için zorla Doğu Karadeniz 'den Yunanistan'a gönderilen Kıpçaklardı. (...)
... Sarışın mavi gözlü, beyaz tenli, çengel burunlu antropolojik özellikleri....
Prof.Dr.İbrahim Tellioğlu
Ondokuz Mayıs Üniversitesi
detaylı:
https://www.academia.edu/.../Do%C4%9Fu_Karadeniz_K%C4%B1p...
Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu'da Kıpçak Türkleri'ne ait kiliseler vardır, lakin hepsi ya Ermeni ya da Gürcü olarak tanıtılmaktadır. - SB