RAY BROCK'UN HAYALET SÜVARİ ADLI KİTABININ GİRİŞİNDEKİ ATATÜRK TANIMI
2-12-2024, 15:54
Bu kitap, 20. yüzyıl tarihinin en güçlü ve önemli insanlarından biri nin heyecan verici hikayesinin yazıya dökülmesi için duyulan uzun
süreli bir istek ve kararlılıkla ortaya çıktı.
Yaşadığı dönemde epik ve efsanevi özelliklere sahip olan Mustafa Kemal Atatürk, bugün de aynı özelliklerini korumaktadır. Asırlar boyunca da kaçınılmaz bir şekilde ve aynı haliyle karşımıza çıkmaya devam edecek. Gelibolu'da gerçek anlamda Britanya İmparatorluğu' nun belini kıran yılmaz bir savaşçı ve general; kendini beğenmiş batılı güçlere meydan okuyarak onların kibrini kıran, Osmanlı İmparatorluğu'nun enkazı içerisinde özgürlük ateşini yakan, Ortadoğu ve Asya'da milliyetçiliğin söndürülemeyen meşalesini tutuşturan devrimci bir milliyetçi
olarak anılmaya devam edecek.
Mustafa Kemal; sultana, dogmatik düşünceye, batıda İngiliz ve Fransız kudretine ve kuzeyde Rus güçlerine karşı yeri doldurulamaz bir isyancı olarak hayatı boyunca mücadele vermiştir. Mustafa Kemal'in ayrıca hayata, savaşa, güce belki de ölüme karşı doymak bilmez bir tutkusu vardı.
Doğuştan kumarbaz olan bu karizmatik liderin, sıra savaş ve isyana gelince zarlarını yeniden yuvarladığını görüyoruz. Alınyazısında, kısa süreli bir başarısızlığını, inanılmaz bir zaferin takip ettiğini kendisi daha önceden anlamış gibiydi hayatı boyunca. Mustafa Kemal modern Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması ve bekası için en yakın arkadaşını dahi vurmaktan ve astırmaktan kaçınmayan bir kişiliğe sahipti. Bununla bir likte Türkiye Cumhuriyeti tamamen onun kişisel başarısı ve eseridir.
Mustafa Kemal Atatürk, hem milleti hem de İslam alemi üzerinde itibar kazanmayı başaran paradoksal bir kişiliğe sahiptir. Buna delil olarak Arap alemi liderlerinin kendi bağımsızlık mücadelelerinde onu ve kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti'ni örnek alışlarını göstermek mümkündür. Onun yaptığı sabırlı ve ustaca bir ölüm-kalım mücadelesini yürütmekti.
Osmanlı İmparatorluğu, Atatürk'ten önce; yenilgiye uğramış, ümidini yitirmiş ve çökmüş, sonuç olarak bu haliyle 'Avrupanın hasta adamı' olu
vermişti. 1919'da dış düşmanlar tarafından bozguna uğratılmış, içeride birkaç asırdır modernleşme temayülüne ayak uyduramamış kimselerce de kemirilmeye devam eden bir portre çizmekteydi. Bir zamanlar Avrupa, Asya ve Afrika'da geniş nüfuz alanına sahip olan kudretli Osmanlı İmparatorluğu, sonsuza dek bu görkemini kaybetmiş gözüküyordu. Osmanlı Türk akıncılarını Viyana kapılarına dayandırmış savaşçı Osmanlı ruhu, tarihe karışmış görünüyordu. Muzaffer İngiltere, Fransa, İtalya ve Yunanistan; bir zamanların güçlü Osmanlı topraklarının cesedini dilimlemek üzere bu değerli ganimetin başına toplanmışlardı. İngiliz savaş gemileri, Boğaz'a demirlemiş ve İstanbul; İngiliz, Fransız ve İtalyan işgal kuvvetlerinin şehirde sert adımlarla yürüyüşleriyle titrer olmuştu.
Gelibolu'daki kahramanca mücadelesinden dolayı generallik rütbesine erişen Mustafa Kemal Paşa, Suriye çöllerinden bağımsızlık ateşini tutuşturmak için geri dönmüştü. Korkmuş sultan tarafından sürekli izlenerek küçük düşürüldü, yeni belirsizliklere sürüklendi ve nihayet aşikar bir kayıtsızlıkla Anadolu içlerinde anlamsız bir ordu karakoluna gönderildi.
Gerisi ise tarihtir ve sabrı tükenmek bilmeyen ve yok edileceğine inanmayan Mustafa Kemal, halkını zaferlerin birinden diğerine taşımayı başarmıştır. Burada gençlik yılları da mevcut; ruhuna şekil veren yoksulluk yılları, isyan, katı askeri eğitim; cephelerde savaş dehasının ortaya çıkmaya başladığı zamanlar, sultan tarafından hapse atılması ve halkının iliklerine işlemesini sağladığı milliyetçilik duygusu, İstanbul'un saraylarındaki komplo ve entrikalar, eski İstanbul'un dar arka sokakları, politik cinayet, hıyanet, devrim, karşı devrim, Balkan savaşları, Trablus'un çöllerinde ve Suriye'nin dağlarında geçen çarpışmalar. ..
Mustafa Kemal'in yalnızca Gelibolu mücadelesi bile, uzun uzadıya ve geniş kapsamlı olarak anlatılabilir ki Çanakkale Boğazı' nda yaşanan bu kanlı ve efsanevi savaş, askeri ders kitaplarında dahi hak ettiği perspektif içerisinde zikredilmemektedir. Mustafa Kemal'in kişisel olarak da en önemli başarısı olan Gelibolu zaferi, her nasılsa bu yüzyılın doğaüstü hadiseleri arasında yer almamış, unutturulma çabası içerisine girilmiştir. Yunanlıları Asya kıtasından sonsuza dek atan ve Batılıları yeni
Türkiye'nin çiğnenemez topraklarından uzaklaştıran büyük Sakarya Zaferi de bu anlamda Gelibolu zaferiyle aynı kaderi paylaşmaktadır.
Bununla birlikte Mustafa Kemal sadece askeri zaferle yetinmemiştir. Saltanatı ve hilafeti kaldırdı; Arap dili, kültür ve alfabesini değiştirerek Latin alfabesini kabul etti ve halkına yeni Türk dilini ve yaşam tarzını öğretti.
Kore Savaşı, Batı insanının Türk'ün kahramanca savaşımının farkına varmasını sağladı. Ayrıca Ruslara karşı duyduğu çağlar öncesinden gelen güvensizlik ve husumeti gösterdi.
Kore Savaşı'nda kahramanca çarpışan Türk askerleri, Atatürk'ü, onun mirasını, vatanını ve halkını yakından tanıyanları hiç şaşırtmamıştır.
RAY BROCK
Ankara, Türkiye
Mart, 1954
Merih Tan