Ben o gün hem Azerbaycan, hem Türkiye idim...

15-01-2017, 08:42           
Ben o gün hem Azerbaycan, hem Türkiye idim...
25 yıllık Azerbaycan - Türkiye diplomatik ilişkilerinin düşündürdükleri...
Aygün ATTAR
14 yanvar 1992 ci il .....
Bugün sabahtan kaçıncı kere okuduğum, Azerbaycan Devlet Başkanı Sn.İlham Aliyev in imzasını taşıyan kutlama yazısı beni 25 yıl önceye götürdü..
Koca 25 yılda her aşamasında içinde bulunduğum seneler teker teker canlandı gözlerimin önünde..
Ankara da Altın El otelinde rahmetli Özal ın kalabalık bir ekiple Azerbaycan ın Bağımsızlık gecesine teşrif etmesi, Turizm ve Kültür bakanı olan İlhan Aküzüm ün göz pınarlarında biriken sevinç yaşlarının salonun kocaman avizesinden akan ışıktan elmaz gibi parlamasını dün gibi hatırlıyorum..
Hayatlarını Türkiye de Sovyet İşgali nedeni ile varlığına son verilen Azerbaycan Milli Hökumetinin Başkanı Mehmet Emin Resulzade tarafından Ankara da kurulan Milli Merkezde esir Türkler davasına adayan, soydaşlarının harayını dergi, konferans, zor şartlar altında dernek fealiyyeti ile hep güncel tutan Kültür ve Dayanışma Derneğinin çilekeş neferleri rahmetli Dr.Mehmet Kengerli, rahmetli Ahmet Karaca, Cemil Ünal, eski bakanlardan Abdulkerim Doğru, Ptof.Dr Ahmet Becan Ercilesun ve sevincini Azerbaycan raksı ile paylaşan eşi Prof.Dr.Bilge Ercilesun un, salonu tıklım tıklım dolduran Turan davasının neferlerininin mutluluğunu, Azerbaycan Bağımsız oldu, şükürler olsun diye bir birine sarılan dost, kardeş insanları dün gibi hatırlıyorum..
Hükumetin tam kadro katıldığı ve Özal ın muhteşem mesajları ile Can Azerbaycan a Türkiye nin sevgisini ve işbirliği konusunda temennilerini içeren konuşması net olarak hafızamdadır..
Azerbaycan ile Türkiye arasında diplomatik minasebetlerin 25 yıllık bir mazisi olduğu gerçeği kadar kardeşliğinin çok daha eskilere dayanan bir tarihi ve derin bağlar ile kenetlendiği, bir millet iki devlet olduğu gerçeği de var..
Azerbaycan ın 18 Ekim 1991 yılında ilan ettiği Bağımsızlığını ilk tanıyan ülkenin Türkiye olması, Türkiye de olub biten her türlü olaya ilk Azerbaycan ın tepki vermesi kendiliğinden boy gösteren mesele başka bir değimle sadece aynı millet olduğumuzdan dolayı yaşanan ortaklık değil, verilmiş olan karşılıklı emeklerin sonucudur..
Azerbaycan Türkiye yi Türkiye Azerbaycan ı bu denli seviyorsa, bunu her iki devletin ortak tarihine emek sarf etmiş insanlarına, bu sevgiyi iktidarların fevkindeki yücelikte tuta bilmiş aziz ve kutlu Türk milletine borçludur.
Çanakkale de Anadolunun istikbali için savaşan, Balkanlar da evlad i Fatihanın zor gününde gönüllü askeri birlik yaratan Azerbaycanlılara, Bakü yü işgalden azat etmek için canından geçen, gardaşın toprağını kanı ile ermeni ve rus çetelerinden hilas eden Nuri Paşaların Halil Paşaların destanlaştırdığı Kafkas İslam Ordusuna borcludur.
Milli Mücadele yıllarında evlilik yüzüklerini satarak Anadolu ya kömek gönderen Bakü ye, kardeş kardeşe geriye ödenme şartı ile yardım yapmaz diyen Azerbaycan ın o dönemki hökumet başkanı Neriman Nerimanov a, Millet Meclisinde Bolşeviklerin Azerbaycan da 10 ayda binlerce soydaşımızın idamına karar verdikleri,zulüm ve işkence yapıldığına dair rapor oxunduğunda vekillerin tümünün sesli sesli Bakü için ağladığı Ankara ya, Azerbaycan ın kederi kederimiz, sevinci sevincimizdir diyen Mustafa Kemal Atatürk e borcludur.
Azerbaycan - Türkiye münasebetlerinin 25 yılına kardeşlik, dostluk, stratejik ortaklık açısından baktığımızda da bizzati içinde yer aldığım bu tarihi sürec hakkında bazı hususlara değinmek isterim..
Bir millet iki devlet bir teori olarak ulu önder rahmetli Haydar Aliyev tarafından ortaya atıldığında, iki devlet arasında rahmetli Elçibey ve rahmetli Özal dönemini kapsayan, güzel temennilerin ifade edildiği fakat icraata dönüştürülme fırsatına ulaşılmayan projelerin hız kazandığını söyleye biliriz. Rahmetli Demirel Haydar Aliyev in öngörüleri ve devlet tecrübesine güvendiğini her fırsatta ifade eder, aynı şekilde rahmetli Haydar Aliyev de Demirel in özellikle en beklenmedik olaylar karşısında yılların deneyimine dayanan ustaca manevrlerini taktir ettiğini samimiyetle ifade ederdi.
Bu iki devlet başkanının yönetimde bulunduğu süre Azerbaycan- Türkiye ilişkilerinde kardeşliğin pekişmekle kalmayarak ,her iki ülkede halk nezdinde var olan bir millet olgusunun devlet siyasetinde yerini alması ve stratejik ortaklığın bu zeminde yürütülmesinin şekillendiği dönemdir.
Azerbaycan -Türkiye ilişkilerinde zaman zaman limoni dönemlerin olduğunu kabul etmek lazım, fakat kimse buradan öküz altında buzoy aramaya ya da kan çıkmayan yerden kaşıyarak kan çıkarmaya çalışmamalıdır. Nasıl ki bir ülke içinde dahi çeşitli görüşler, zaman zaman farklı düşünceler ortaya çıka biliyorsa, her ne kadar dost ve kardeş ülke olsa da iki ülke arasında da bu tür sorunların bundan önce yaşandığı gibi bundan sonra da yaşana bilirliyi ehtimal dışı değil.
Önemli olan her iki ülkede halk gibi devleti yönetenlerin de bir millet ilkesi ve ülküsünden taviz vermeden ilişkileri yürütme becerisini göstere bilmesidir.
Türkiye, Azerbaycan Türklerinin göz bebeği ve tüm esir Türklerin iftihar ettiği, varlığından güc aldığı Ana Yurt oldu Sovyetlerin istibdad döneminde, bu inanış şükürler olsun ki günümüzde de devam etmekte..
Azerbaycan, Türkiye Türklerinin gözünde Can, yüreğinde şah damardı ve Anadolu yüzünü Kafkazlardan esen yellere tutarak diyordu ki "Ben Yakub gibiyem uzun zamandır,Sende Yusufumun hasreti vardır"..
Bu denli bir sevdadır iki ülke arasındakı sevgi. Tüm sevgilerde olduğu gibi aşk derin olduğundan beklentisi de oluyor hali ile ve ufak tefek küsüşme demeye dilim varmıyor da gönül goymalar oluyor..
Bir ağacın iki kolu, bir ananın iki oğlu olan ülkelerimiz bayrak, sınır kapısı gibi arzu edilmeyen olaylarda da sağduyulu davranışı esas alarak hiç bir zaman duşman sevindirmediler.
Bu gibi durumlardan birinde, Ermenistan sınırının açılması meselesi ile ilgili yaranmış gerginliğin ortadan kaldırılması maksadıyla Azerbaycan parlamentosunda gerçekleşen seferde ülkemizi temsil eden siyasi partilerin milletvekilleri ile birlikte görüşmede bulundum. Doğup büyüdüğüm Can Azerbaycan a vatandaşı olmaktan gurur duyduğum Türkiye nin bilim insanı sıfatı ile Türk heyeti ile getmiştim. Azerbaycan Milli Meclisindeki değirmi masa etrafında benim ismim yazılan koltuk iki ülke nümayendelerinin tam ortasına koyulmuştu. Milli
Meclisin sedri Sn.Oktay Esedov un zekice mesajını hepimiz anladık, ben o gün orada nasıl ki hem Azerbaycan hem Türkiye idim ise biz de iki ülke olarak etle tırnak, can ile ciğer idik, kolay kolay kopamazdık, kopmayacaktık..
Bilakis kenetlenerek birlikte bolgesel ilbirliği protokolları ile munasebetler daha da gelişme gösterdi.
İlham Aliyev ve Recep Tayyib Erdoğan Azerbaycan - Türkiye ilişkilerinin altın dönemine mühür vuran devlet başkanları olarak tarihe geçtiler.
İki liderin başkanlığında ülkeler arasında yalnız bölgenin değil, dünyanın siyasi ve ekonomik dengesini etkileyecek önemli andlaşmalara imzalar atıldı. TANAP gibi jeopolitik önem arz eden asrın projesi gerçekleştirile bildi.
Yüksek istişare toplantılarında çok yönlü (askeri, ekonomik, gömrük, eğitim) işbirliklerine dair protokollar imzalandı.
Diplomatik alandakı ortak mutabakatın zirve yaptığı bu dönemin bir de resmi kısımlarının ötesinde samimiyetin, kardeşliğin,birlik ve beraberliğin karışımdan müteşekkil olan çok özel bir tarafı var..
Bizim nesil aile büyüklerinden Nuri Paşa nın komutasındakı kahramanlıklarına dair duydukları hikayelerle yüzünü hiç görmediği Anadolu nun o kahraman evlatlarını kutsal gören genclikti. Türkiye ile ilgili hayaller kuran, onu kapattığımız gözlerimizde kurkuya dönüştüren genclikti.. O kurkularda beyaz atların sırtında Türk kahramanlar müzik eşliğinde gelir, esir soydaşlarını kurtarıyor, Turan ın hikayesi mutlu sonla bitiyordu.. Fonda "Çırpınırdı Kara Deniz, Bakıp Türk ün Bayrağına"..
Geçen kış Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev in Türkiye ziyaretinde Külliyedeki yemeğe devetli idim ve hayallerimdeki o kurgunu gerçekten yaşadım.. Beyaz atlı yiğidler Tarihte kurulmuş Türk Devletlerinin bayrakları ile sıraya durmuşlardı; önde iki süvari Azerbaycan ve Türkiye Bayrakları ile ilerliyordu.. Karabağlı bir ailenin Azerbaycan da doğmuş evladı olan ve doktora tezini bu manzarayı görmek için hayatları boyunca mücadele edenler, hayatlarını Turan mefkuresine adayanlar üzerinde yapan ben orada zaman mevhumunu kaypederek kaldım.. Tarifi inkansız görüntülerle sonlanan karşılama merasimi sonrasında , yemek faslında iki devlet başkanının bulunduğu masanın tam karşısında bulunduğum masamdan "Çırpınırdı Karadeniz Bakıp Türkün Bayrağına" şarkısına eşlik ederken sel olan gözyaşlarım da bir tarihe eşlik edirdi.. İşte Azerbaycan -Türkiye ilişkilerinin bir de böylesine özel ve güzel tarafı var ki kanımca bu tarafı her türlü diplomasinin çok çok fevkindedir ve iki ülke ilişkilerinin de çementosudur.
Ankara da gerçekleşen alçak terör olayı sonrasında Sn. Aliyev in Türkiye yi yalnız bırakmamak için gelişi, Sn. Erdoğan la samimi kucaklaşması bu özel, duygu ağırlıklı kategoride değerlendirilmelidir.
G-20 devlet zirvesine ev sahibi olan Türkiye nin misafir devlet davet etme hakkını Can Azerbaycan için kullanması da keza öyle..
Azerbaycan ile Türkiye arasında yazılmamış kurallardan bir tanesi de yeni hükümetlerin, ülke başkanlarının ilk ziyaretlerinin bu iki kardeş ülke arasında gerçekleşmesidir.
Bu yazımda bilinçli olarak ağırlığı Azerbaycan -Türkiye ilişkilerinin duygu sal boyutlarına verdim.
Azerbaycan ile Türkiye arasında stratejik işbirliğinin 21. yüzyılda bu iki kardeş ülkeyi küresel enerji politikalarının önemli bir parçası haline getireceği gerçeği üzerinde de pek durmadım. Çünkü Azerbaycan devlet başkanı Aliyev yayınladığı mesajında tüm bunlara veciz şekilde değinmiştir. İlham Aliyev in mesajı şöyledir:
"14 Ocak 1992 tarihi Azerbaycan ve Türkiye arasında diplomatik ilişkilerin kurulduğu gündür. Bu önemli olay dolayısıyla Sizi kutluyor, dost ve kardeş Türk halkına en hoş ve samimi dileklerimi iletiyorum. Bağımsız Azerbaycan'ın tarihinde kardeş Türkiye, diplomatik ilişkiler kurduğumuz ilk devlettir. Halklarımız ve ülkelerimiz arasında ilişkiler derin tarihi geçmişe dayanıyor. Geçen yıllar içinde "bir millet-iki devlet" ilkesi dünyada benzeri olmayan Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin tüm alanlarını kapsamıştır. Dostluk ve kardeşlik üzerine kurulu ilişkilerimiz bugün ortak çabalarımızla stratejik ortaklık düzeyine yükselmiştir. Azerbaycan-Türkiye ortaklığı, halklarımızın refahına, ülkelerimizin kalkınmasına, bölgede huzur ve istikrarın tesisine hizmet ediyor. Türkiye-Azerbaycan birlik ve dayanışmasının bundan sonra da halklarımızın çıkarı doğrultusunda güçleneceğine ve genişleyeceğine eminim."

Bu birlik ve dayanışmanın daim var olacağından biz de eminik..
Daha nice 25 yıllara..












Teref.info © 2015
E-mail: [email protected]            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.