BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ - HÜSEYİN NİHAL ATSIZ

Bu gün, 08:04           
BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ - HÜSEYİN NİHAL ATSIZ
Almıla yere diz vurdu:
– Buyruk senindir. Ama benim de şartım var. Ben, benden oğlak kapan, yarışta beni geçen erle evleneceğim. Türk Türesine göre bir kız böyle bir şart koşabilir.
İ-çing Katun öfke ile baktı. Işbara Alp’ın kızı kendisine akıl öğretiyordu. Ortaya Türk Türesini atmakla kendini kıskıvrak bağladığını anlamıştı. Katun türeye aykırı söz söyliyemez, buyruk veremezdi. Fakat ne de olsa katunluk gücü örselenmişti. Çuluk Kağan’ı ağulayıp öldüren, Kara Kağan üzerinde bu kadar sözü olan kendisine karşı şu genç kızın kafa tutması onu öfkelendiriyordu. Neylesin ki yapacak başka bir şey de yoktu:
– “Peki! At yarıştırıp oğlak kapışırsınız” diye sözünü bitirdi.
İ-çing Katun, oğlak kapmacada Şen-king’in Türklerle boy ölçüşemiyeceğini biliyordu. Bu oyunda bir erkeğin, kendisini istemiyen kızın elinden oğlağı kapmasının çok güç olduğunu da biliyordu. Çünkü kız istemediği erkeğin yüzüne kırbaçla vurabilirdi. Almıla gibi güçlü ve bahadır bir kızı bu yarışta, daha doğrusu vuruşta elde etmek her ere nasip olur işlerden değildi. Katun bunu önlemek için Ötüken’de korkunç bir söylenti yayıyordu: Almıla Şen-king’le evlenecek, başka birisi oğlağı kaparsa katun tarafından öldürülecek diye… Bu söylentiyi en çok Çinliler yayıyor, gizli gizli herkese fısıldıyor, Almıla’nın da gönlü olanlar her şeyi işitmişlerdi. Gözleri yılmak şöyle dursun, Şen-king’in adını işitince kan beyinlerine sıçramıştı. Onbaşı Pars’tan başkası bunun yalan olduğunu bilmiyordu. Yalnız Pars, Işbara Alp’ın buyruğu ile onun otağına bakmağa memur olduğundan olup biteni öğrenmiş, Şen-king’e olan yağılığı artmıştı.
Oğlak kapma günü Ötüken için sayılı bir gün olmuştu. Almıla ile evlenmek istiyenler yüz kişiden çoktular. Bir kızı isteyenlerin bu kadar kalabalık olduğu şimdiye dek görülmemişti. Almıla’yı almak istiyenlerin çoğu yüzbaşı ve onbaşılardı. İçlerinde en büyük rütbelisi tümenbaşı Şen-king’di. Fakat o da bu kadar Türk atlısı arasında ne yapacağını şaşırmış, heyecandan benzi sararmıştı. Yalnız rütbesine ve katunun kardeşi olmasına güveniyordu. Fakat İ-çing Katun’un ortaya attığı korkunç söylentiye rağmen bunca yiğidin Almıla’yı istemekten çekinmeyişi onun umutlarını kırmıştı.
Atlılar saf halinde alana dizildiler. Diziliş rütbe sırasına göre olduğundan Şen-king en başta bulunuyordu. Yanında iki binbaşı vardı. Sonra yüzbaşılarla onbaşılar geliyordu. Onbaşı Pars sonlara doğru idi. Şen-king’in atı kağan ahırından çıkmış iyi bir at olduğu için Almıla’ya çabuk yetişeceğini umuyordu. Fakat mesele oğlağı onun elinden almakta idi. Şen-king bu işe girişirken karşısındakini bir kız olarak görüyor, kız diyince de aklına çelimsiz ve nazik Çin kızları geliyordu. Türk kızlarının, hele Almıla gibi boylu boslu, güçlü kuvvetli ve yılmaz bir kızın elinden oğlak kapmak, hele bunu Almıla istemediği halde yapmak… Bunları düşündükçe Şen-king’in içine baygınlık geliyordu. Alanda çıt çıkmıyordu. Şen-king’e öyle geliyordu ki bu sessizliği bozan şey yalnız kendi yüreğinin çarpıntısıdır.
Biraz sonra güzel Almıla gözüktü. Kır bir ata binmiş kucağına kesilmiş bir oğlak almış olduğu halde alana doğru at sürüyordu. Bütün bakışlar ona çevrildi. Bu bakışlarda anlatılmaz acayip bir sertlik, korkunç bir anlam vardı. Almıla’yı sevenlerin bakışlarındaki bu sertlik ona değil, onu haksızlıkla kendilerinden koparmak istiyen değersiz Şen-king’e ve Şen-king ablası, yani İ-çing Katuna’a karşı idi.
Almıla, atlıların önünden geçerek bir aşağı bir yukarı dolaşıyor, kendisini bekliyenlere dikkatle bakıyordu. Şen-king’den başka herkes bırakmış, dünya güzeline bakarken Çinli beğ dizginleri sıkı kavramış olduğu halde tetikte duruyordu. Almıla, atlıların önünden, onlarla yirmi otuz adım aralığı olarak yeniden geçiyordu. Onbaşı Pars’ın önünden geçerken gözlerinin içinden gülümsemesi, bu gülümsemeyi görenlerin içini sızlatıp yakmıştı. Onlar Onbaşı Pars’ın beğenildiğini, istendiğini anlamışlardı. Fakat sonuna kadar çekişmekten caymıyacaklardı.
Bu aralık kimsenin beklemediği bir şey oldu: Almıla at sürerek dizinin başına geldiği zaman bir davul gümledi ve tetikte duran Şen-king’in, Almıla’ya doğru hızla at koşturduğu görüldü. Davul vakitsiz gümlemişti. Almıla, atlıların önünden dokuz defa geçmeden ve kaçmağa başlamadan önce davul vuramaz, atlılar onu kovalıyamazdı. Almıla’nın Şen-king’e yakın olduğu bir anda davulun gümlemesinde bir düzenbazlık olduğu muhakkaktı. Nitekim davula bakanlar, onun başında kağanın at uşaklarından bir Çinlinin bulunduğunu görmüşler, bu işin içinde katun tarafından hazırlanmış bir kurnazlık olduğunu anlamışlardı.
Almıla da şaşıranlar arasında idi. Fakat Şen-king’in kendisine doğru hızla yaklaştığını görünce atını yüz geri ettirip dört nala kaçmağa başladı. Artık düzen, türe, yasa kalmamıştı. Göz göre göre Almıla’yı Çinli’ye kaptıracak değillerdi ya… Hepsi birden atlarını mahmuzlayarak fırladılar. Koca alanı bir at takırtısıdır kapladı. Bütün atlılar birden aynı hedefe doğru koştukları için biraz sonra sıkışıp daraldılar. Bunun önüne geçmek için bazıları öteki atlıların dışından büyük bir kavis çizmeğe başladılar. Onbaşı Pars ise önündeki atlıları sürüp yararak doğru Almıla’ya koşuyordu.
BOZKURTLARIN ÖLÜMÜ - HÜSEYİN NİHAL ATSIZ












Teref.info © 2015
E-mail: n_alp@mail.ru            Telefon: 051 933 93 21            Baş redaktor: Nurəddin (Xoca) İsmayılov
Məlumat internet səhifələrində istifadə edildikdə müvafiq keçidin qoyulması mütləqdir.